Sovyet
diplomat Aralov, 1922 ocak ayında Çakallı'da bu köylüyle tercüman aracılığıyla
konuşmuştu. Köylü pulluksuz karasabanla tarımdan dert yanarken vergilerin
yoğunluğundan şikayetçi...Atatürk'ten umutlu....(Aralov bu kişilerin isimlerini
bir cetvele yazmıştım ama kağıdı kaybettim diyor notlarında) Bu tarla Çakallı
köprüsü ile Kocaköprü arasında)
KAYNAK: Mehmet KÖSEOĞLU
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=1104307166278083&set=pb.100000964304365.-2207520000.1524947240.&type=3&theater
Yaşlı Benz, içindekilerin yüreğini her
an ağızlarına getirerek Kavak bucağına doğru tırmanıyordu. İkide bir bozulup
durmak huyu olan otomobil, bir tarlanın kenarından geçerken hırlayarak, aksırıp
öksürerek birdenbire durdu. Mustafa Kemal'le arkadaşları, inerek biraz ötede
çift süren yaşlı bir köylüye yaklaştılar. Mustafa Kemal, selâm sabahtan sonra
köylüye memleketin bugün içinde yüzdüğü dertlerden söz açtı, onun bu büyük ve
öldürücü tehlikeler karşısındaki kaygı ve korku damarını deşmek istedi. Yaşlı
köylü kös dinlemişe benziyordu. Mustafa Kemal'in bütün sözleri onu hiç
etkilemiyordu. Yüzü, sabanıyla devirdiği bir toprak keseği gibi heyecansız,
korkusuz ve durgundu. Mustafa Kemal, sözlerini sürdürerek:
— Hemşeri, dedi, düşman Samsun'a asker
çıkaracak, belki buraların hepsini ele geçirecek, sense rahat rahat toprağı
sürüyorsun.
Köylü, en sonra, paşanın verdiği
sigarayı toprak renkli, çatlak ve nasırlı parmakları arasında beceriksizce
tutup içmeye çalışırken şöyle karşılık verdi :
— Paşa, paşa, sen ne diyon? Biz, üç
kardeştik. İki de oğul vardı. Yemen'de, Kafkas'ta, Çanakkale'de hepsi elden
gitti. Bir ben kaldım. Ben de yarım adamım. Evde sekiz oksüz ile üç dul kalmış
kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakar. Şimdi, benim vatanım da yurdum da
şu tarlanın ucu. Düşman, oraya gelinceye dek benden hayır yok.
Mustafa Kemal, adamın üstüne daha çok
varmadı. Onun ne demek istediğini anlayacak kadar tecrübesi vardı. Adamcağıza
Allahaısmarladık diyerek yeniden çalışmaya başlayan otomobile bindi.
(…)
KAYNAK: Kutsal İsyan-II, Hasan
İzzettin Dinamo, Tekin Yayınları 1986, Sayfa 100-101
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder