SAMSUN POSTANESİNDE
Telgraf Memur Yardımcısının Atatürk
ile Anısı
1919 yılında Samsun’da telgraf memur
yardımcısı olan Ahmet Remzi (Coşkuner) Bey anlatıyor: “Askerlik görevimi
yaparken eğitimim olması nedeniyle telgrafhanede görev verilmişti. 1918 yılı
sonlarında Mondros Mütarekesi ile 1919 başlarında birliğimiz salıverildi.
Fransız işgali altında olması
sebebiyle memleketim Antakya’ya gidemedim. Arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine
Samsun’a gittim. Telgrafhaneye başvurarak maniple denilen aleti ve Mors
alfabesi bildiğimi ve askerlik sırasında telgrafhanede çalıştığımı söyleyince,
kadro olmadığı halde ihtiyaç nedeniyle beni görevlendirdiler.
Akşamları kahvehanede toplandığımız ve
umutsuzluk içinde vatanımızın elden gittiğini düşündüğümüz 1919 Mayıs’ında
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geldiğini duyduk. Halkın çoğunluğu ‘Mustafa
Kemal Paşa da diğer gelip gidenler gibi fes kapmaya gelmiş biridir’ görüşünde
idi.
O zamanlar fes kapma deyimi, memleketi
düşünmeden bir mevki elde etmeye çalışmak anlamında kullanılıyordu.
Samsun telgrafhanesinde nöbetçi
olduğum bir gece hava yağmurlu ve elektrik yüklü idi. O zamanlar paratoner
sistemi olmadığı için telleri toprağa vermiştim.
Kapı nöbetçisi koşarak geldi ve Paşa
geliyor dedi. Mustafa Kemal Paşa ciddi ve güven veren bakışları ile çalışma
odamıza girdi.
Ayağa kalktım. ‘Buyurun Paşam!’ dedim.
‘Derhal Havza ve Amasya işle görüşmem
gerekiyor!’ dedi.
‘Hava elektrikli. Telleri toprağa
verdik. Sizi görüştüremem’ cevabını verdim.
Sonra şu konuşma geçti aramızda.
‘Bu konu vatanın kurtuluşu ile
ilgilidir. Muhakkak görüşeceğim. Bir elini makineye koy, diğerini ben
tutacağım, yıldırım çarparsa seni de çarpar beni de!’
‘Ama Paşam!’
‘Ya ölürüz ya vatan kurtulur!’
Ceketinin cebindeki ipek mendili çıkartıp
maniplenin üstüne koydu. Benim için telleri devreye sokmaktan başka çare
kalmamıştı.
Elimi bırakması için yaptığım
ısrarlara aldırmadı ve elimi bırakmadı. Önce Havza’yı aradım. Derhal cevap
geldi. Nöbetçi memur Kemal Paşa’nın adamlarının emir beklediklerini söyledi.
Paşa şifreli bir not verdi. Yazdım.
Gelen şifreli cevaba elimi bırakmadan
baktı, alelacele bir şeyler yazdı. Onu da Havza’ya ilettim.
Sonra Amasya ile de şifreli bir
görüşme yaptı.
Sonra elini sırtıma koydu ve ‘Oh, çok
şükür vatan kurtuldu!’ dedi ve maiyeti ile birlikte gitti.
Birden aptallaşmıştım, ter içinde
kalmıştım. Oturduğum yerden uzun süre kalkamadım.
Mustafa Kemal Paşa hayatını ortaya
koyuyordu. Fes kapmaya gelmiş birisi olamazdı. O bir vatanperverdi.
Atatürk’e olan hayranlığım böyle
yağmurlu bir gecede başlamıştır.”
Vatan
Gazetesi // Zülfü Livaneli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder