11 Ocak 2008 Cuma

Vahdettin Ölüm Fermanı Çıkarttı


Atatürk Samsun’a Ayak Bastı,
Vahdettin Ölüm Fermanı Çıkarttı!..

Her ülkenin tarihi geçmişi vardır. Bu tarih, geçmişinden gelen ve kahramanlıkları ile destanlar yaratan kurtarıcılarına aittir. İşin enteresan tarafı ise, o ülkelerin kurtarıcıları ve milli kahramanları, hep bir ağızdan şu ortak cümleyle bütünleşmişlerdir: “Dünya, her 100 yılda bir, kahraman yaratır. Maalesef o kahraman Türk milletinden çıkmıştır. O kahramanın adı da Mustafa Kemal Atatürk’tür.”

Bu ifade Türk milletini nasıl sevindirmez ki?..

Bu ifade Türk milletinin milli gururunu nasıl okşamaz ki?..

Ama görülüyor ki bugün, halâ Atatürk’ü milli kahraman olarak kabullenemeyen ve “Bir yanlışın peşinde olan” bazı düşüncelerin varlığını görüyoruz. Oysa bunun böyle olmadığını, pekala bilmekteyiz.

Nasıl mı?..

Örneğin son günlerde Atatürk için “Atatürk, Kur’an üzerine el basıp şu yemini etti” başlıklı bir belgenin paylaşım sitelerinde paylaşıldığını gördük. O belgenin içinde ne yazıyordu diye açıp okuduk. Okuduğumuz ise aynen şuydu: “...Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’yı, Osmanlı Ordusu’nun dağıtılması sürecini denetleme ve asayiş için görevlendirmeye karar veriyor. Vahdettin, Atatürk’e, üstleneceği görevi layıkıyla yerine getireceğine dair yemin ettiriyor. Yıldız Camii’ne gelen Mustafa Kemal, cuma selamında, 15 Mayıs 1919’da, Kuran-ı Kerim’e el basıp yemin ediyor...” Ve arkasından belge, şu ifadelerle noktayı koyuyor: “Sadrazam Paşa, Yaver Paşa padişahın iki tarafında birer adım gerisinde idiler. Mustafa Kemal Paşa askeri duruşuna dini bir edâ dahi vererek ilerledi ve sağ elini Kuran-ı Kerim’in üzerine koyarak şu yemini eyledi. ‘Heyet-i Vükelaca tanzim olunup Padişah Hazretlerinin iradesine sunulan yirmi bir maddelik özel talimatta bana verilen yetkiler doğrultusunda padişah hazretlerimizin Anadolu vilayetlerindeki bütün mülki ve askeri memurlar üzerindeki teftiş ve tetkikat görevimi, padişah hazretlerinin müsaadeleri doğrultusunda iftiharla ve sahip olduğum yetkiler doğrultusunda tüm sadakatimle yapmaya gayret edeceğime vallâh billâhi.”

Vahdettin’in “Osmanlı Ordusunu Dağıt” Demesi Teslimiyet Değil Mi?..

Şimdi gelelim işin hakikatine.

SORU: Osmanlı’nın başı, o belgede Atatürk’e ne demiş: “Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’yı, Osmanlı Ordusu’nun dağıtılması sürecini denetleme ve asayiş için görevlendirmeye karar veriyor...” demiş.

CEVAP: Osmanlı padişahı, Atatürk’e “Osmanlı Ordusu’nun dağıtılması görevini vermiş. Yani, Anadolu’da vatanperver Türkler’le “Bir ordu kur” dememiş...

Bu belgeye karşı bir de biz soralım: “Atatürk Osmanlı Ordusu’nu padişahın fermanıyla dağıtmış olsaydı, o zaman Milli Mücadele nasıl başlayacaktı?.. Veya kim başlatacaktı?.. Hangi ulusla başlatılacaktı?.. Şu asla unutulmasın ki İngilizler, Anadolu’da yer yer meydana gelen direnişlerden oldukça rahatsızdılar. Padişaha da oldukça baskı yapmaktaydılar. O dönemde İngilizlere kim “Dur” diyecekti?.. Ayrıca... Yemin meselesinde Atatürk’ün yemini ve Kur-an’a el basması olayı her ne kadar savunulmuş olsa da... “Padişahın, ‘Git Osmanlı Ordusu’nu dağıt” fermanı karşısında Atatürk’ün kararlı duruşunu bozmadan, (Her türlü siyaseti ve politikaları da uygulayarak)... Padişahın kafasında bir soru işareti bırakmamak için o yemini de ederek Samsun’a çıkışı neden düşünülmez acaba?..


Birkaç Soru Daha Var:

1– Vahdettin, Atatürk için “vatan hainidir” diye ferman çıkarıp idam edilmesini istememiş miydi?..

İstemişti.

2– Ölüm fermanının dağıtılması için İngiliz uçaklarının Anadolu şehirlerinde uçtukları nasıl açıklanacak?..

3– Başka bir iddia: “Kurtuluş Savaşı, Atatürk tarafından Vahdettin için başlatıldı” deniyor. Peki, Vahdettin neden Kuvay-ı Milliyecilere karşı tavır koydu?..

Niçin İngilizlerden yana durum sergiledi?..


Atatürk Ve Arkadaşları İçin Verilen, Padişahın Ölüm Fermanı Aynen Şudur...

Dosya Tasnifi
Harbiye-Divan- Harp
DOSYA No : 70
Harbiye Nezareti
Adliye-i Askeriye Dairesi Şubesi
Nüsha : 705
PADİŞAH BUYRUĞU

Mehmet Vahidüddin

“Kuva-yı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fırka kumandan miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, Eski yirminci kolordu kumandan Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vashington (Washington) elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sıhhiye eski müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzere, Mülkiye Ceza Yasası’nın kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi unvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla yasa hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre yönetilmesine ilişkin İstanbul bir numaralı sıkıyönetim mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere onaylanmıştır. Bu Padişah Buyruğu’nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir. 24 Mayıs 1336 (1920) Sadrazam ve Harbiye Nazır Vekili DAMAT FERİT”

Acaba Atatürk’ün yemin etme olayını, Vahdettin’in “Git Osmanlı Ordusunu Dağıt” emrini verirken... Yine aynı Atatürk’ün Osmanlı Ordusunu dağıtmayıp, aksine yeni bir Milli Türk Ordusu kurması neden düşünülmez?..

Veya bir de şöyle düşünülse: “Atatürk Anadolu’da padişahın desteğiyle çıktı ve Anadolu’da direnişçilerle yeni bir Türk Ordusu kurdu” diyelim. Peki o halde, hem Atatürk için ve hem de yanında Milli Mücadeleyi ve kendisini destekleyen arkadaşları için padişah neden “ölüm fermanı” verdi... İngiliz uçaklarıyla Anadolu’da “ölüm fermanı”nı niçin dağıttırdı?..

Milli Mücadele yıllarında padişah neden Anadolu’ya kaçarak Atatürk’le beraber olmadı?..

Öyle değil mi?..

Bize sorarsanız, Osmanlı’nın çöküş devrine rastlayan ve o dönemin padişahı olan Vahdettin, çok talihsiz bir zamanda padişahlık yapmıştır. Hele ki dünya savaşı sonrasında Osmanlı’yı modernize ederek bilim ve sanayi dalında büyük atılımlar yaptırabilmiş olsaydı... Osmanlı’nın cihan hanedanlığı daha yüzyıllarca devam edebilecekti.

Ama olmadı.

Sınırı belli olmayan Osmanlı’nın, istila güçleri karşısında daraltılmış küçük bir Osmanlı sınırının varlığı daha ne kadar ayakta kalabilirdi?..

Kim ne derse desin “tarihi belgeler” adı altında gün yüzüne çıkarılan ve Türk Milli Tarihini baltalamak için sürekli arayış içinde olan Batı’nın ve Ortadoğu’nun milli mücadelesi Atatürk’ün başarılarının 10’da biri dahi olamaz. Bunu çok iyi bilmekteler.

Ayrıca Atatürk’ün Kur’an-ı Kerim’e el basması bugün bazı kesime ne kadar tuhaf geliyorsa –Ki geliyordur– aynı şekilde 100 yıla varan Türk Milli Tarihinin böylesine coşkulu ve böylesine Milli Mücadelelerle geçen yılların Atatürk tarafından laiklik ve cumhuriyet yapısıyla taçlandırılmasına Batı alemi ve Ortadoğulu aşiretler hayretle bakmaktadır.

Bugün “Arap Baharı”nı gerçekleştirmek için halâ kardeş kanı dökenler, Atatürk ilke ve inkılaplarını (geç de olsa) yarın -öbürgün mutlaka kendine örnek alacaklardır. Biz Türkler Osmanlı’ya sahip çıktığımız kadar... O tarihi, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla daha da perçinliyoruz. Kimse tarihini inkar etmiyor. Ama Atatürk’ün askeri ve siyasi başarılarını ve Türkiye’yi modern dünyaya entegre edişini de unutmamalıyız.

“Ne mutlu Türk’üm diyene” söylemi, Türkiye üzerinde oynanan bütün Batı, Doğu ve Ortadoğu oyunlarını bozacak güçtedir.

/Ökkeş Ağaoğlu
http://www.amerikaliturk.com/news/yazarlar/oekkes-agaoglu/25898-atatuerk-samsuna-ayak-basti-vahdettin-oeluem-fermani-cikartti/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder