5 Ocak 2008 Cumartesi

19 Mayıs’ta Samsun’a Çıkanların Torunları Anlatıyor



19 Mayıs Gibi Bir Başarımız Var

Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkan Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi: “Bugün ülke bitti diye yakınanlara hiç hakkınız yok diyorum.

Bandırma Vapuru’nda Atatürk ile birlikte yol alan 23 kişiden biri olan Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi ile evinde buluşuyoruz. Babasının fotoğraflarını, mektupları, madalyaları, gazete kupürlerini çıkarmış ve masanın üzerine koymuş bile.. 85 yaşını süren son derece alımlı, zarif bir hanımefendi olan Ayfer Neyzi Binbaşı Kemal Doğan’ın küçük kızı. Diğer kızı ise İstanbul Eski Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın eşi Reha İsvan’dı. Neyzi, babasının savaştaki kahramanlıklarıyla övünmeyi hiç sevmediğini, “Nasıl başardınız? Nasıl dayandınız?” tarzından sorulara “o kadar umutsuzdu ki durum, ya başka ne yapacaktık ki?” diye karşılık verdiğini anlatıyor ve ekliyor: “Ben de bugün bu ülke bitti diye yakınanlara daima hiç hakkınız yok diyerek 19 Mayıs 1919’u örnek gösteriyorum. Bizim hiç olmazsa karşımızda 19 Mayıs gibi bir başarı örneği var”…

Lakabını Atatürk’ten almış

Babaları fazla bahsetmemiş Bandırma vapurunun o zorlu 3 gününde neler yaşandığından ama Ayfer Neyzi birini şöyle aktarıyor: “Bir İngiliz gemisinin peşlerinde olduğunu farkedince, tüm ışıkları sigaraları söndürüp hepsi güverteye toplanıyorlar. Her yer zifir karanlık. Nerede ise nefes bile almıyorlar. Sanki bu çetin yolculuk başarıyla tamamlanmazsa ülke aynı karanlığın içinde sonsuza kadar kalacakmış hissiyle… O karanlıkta suların hışırtısından geminin sessizce yanlarından geçtiğini duyuyorlar. Gemi biraz uzaklaşınca güverteden bir anda ve hep birlikte derin bir Ohh sesi yükseliyor…”

Kemal Doğan’ın lakabı Kozanoğlu. Ayfer Neyzi babasının Kozanoğlu ismini, Kilikya Kuvayı Milliye Kumandanı olarak Adana’ya giderken bizzat Gazi Paşa’dan aldığını söylüyor. 2005 yılında Gelibolu, Dirikköy’de adına bir kışla anıt dikildi. Adana Kilikya’da ise Kurtuluş savaşı sırasında vurulduğu köye “Doğanbeyli” adı verildi.

İlk tanışıklıklarının nereden olduğunu soruyorum.. 1900’lü yılların başında Trablusgarp savaşı sırasında Bingazi’ye denizaltı ile aynı grupta geçmişler. Ardından 31 Mart Ayaklanması’nı bastıran Hareket Ordusu’nda birlikte olmuşlar. 1912-13’te Balkan Savaşı’nda, 1915’te Doğu Cephesi’nde, 1916-17’de Irak cephesinde, hep görev almış Kemal Bey…

Ve tabii 1919’da Kemal Paşa’nın Bandırma için seçtiği isimlerden biri olmuş. “Babam çok geç evlenmiş, hep bir cepheden ötekine savrulup durmuş. Ben doğduğumda 51 yaşındaymış” diyor Ayfer Neyzi ve şöyle anlatıyor: “İşin ilginci annem ve babamın evlilik tarihleri. Tesadüf 29 ekim 1923’de evlenmişler”. Belli ki tesadüfler bitmemiş ve ablam Reha da 2 yıl sonra 29 ekimde dünyaya gelmiş. Neyzi “içi hep vatan sevgisiyle doluydu” diyerek bir anısını da şöyle anlatıyor: “Raman’da petrol bulunduğunu öğrendiğinde akşama kadar çocukluğunun Rumeli türkülerini mırıldanarak dolaşmıştı.”

Geriye kalan üç yadigâr

Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra da sivil hayata ve önerilen milletvekiliğine karşın askerliği tercih etmiş Korgeneral Kemal Doğan. 1941’de emekli olmuş. Neyzi “Emekli olunca Kırklareli milletvekili olarak Meclis’e girdi. Ancak sivil hayata bir türlü alışamadı. 10 yıllık milletvekilliği 1950 seçimiyle noktalandı” diyor.

1919’un topçu binbaşısı, cumhuriyet döneminin korgenerali Kemal Doğan 1951 yılında hayata veda ederken geriye üç yadigâr bırakmış: Üzerinde kurşun deliği ve kan izi bulunan bir üniforma.. Bir İstiklal Madalyası.. Ve 26 ağustos taaruzundaki başarılarından dolayı kendisini öven ve rütbesini yükselten “Başkumandan M. Kemal” imzalı bir mektup…

O Öncelikle Cumhuriyetin Valisi

Atatürk’ün “Kurmay Başkanı” Kazım Dirik’in torunu Doğan Dirik, onu bir dededen çok ‘Cumhuriyetin valisi’ olarak gördüğünü söylüyor.
dd

1919 Mayıs’ının ilk günleri… Pangaltı’da bir evin telefonu çalıyor. Karşıdaki ses kendini tanıtıyor:

– Ben Mustafa Kemal, sizinle biraz görüşmek istiyorum!

– Hemen geleyim paşa hazretleri.

– Hayır ben geleceğim.

– Gönlümü alırsınız efendim.

Mustafa Kemal Atatürk’ü Pangaltı’ya çeken isim, Kazım Paşa. Kısa süre sonra, Kurtuluş Savaşı’nın temeline ilk harçları koyan Bandırma Vapuru, Samsun’a doğru yola çıkacak. Onu da “mürettabatında” görmek istiyor:

– Ben 3. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya geçiyorum. Sizi Erkânı Harbiye Reisi (Kurmay Başkanı) olarak götürmek istiyorum, ne dersiniz?

– Benim için büyük şereftir, emrinizdeyim.

– Hayır, önce düşünün, normal günlerde değiliz. Orda büyük işler yaparak, kolu kanadı kırılmış yurdumuza yeniden can vermek için geçmişimizi ve başımızı vermek gerekebilir.

– Anlıyorum Paşam, sizin en büyük yurt hizmetinize hazırım, canım başım bu toprak içindir.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi
http://add.org.tr/19-mayista-samsuna-cikanlarin-torunlari-anlatiyor/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder