19
Mayıs Gibi Bir Başarımız Var
Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkan
Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer Neyzi: “Bugün ülke bitti diye
yakınanlara hiç hakkınız yok diyorum.
Bandırma Vapuru’nda Atatürk ile
birlikte yol alan 23 kişiden biri olan Topçu Binbaşı Kemal Doğan’ın kızı Ayfer
Neyzi ile evinde buluşuyoruz. Babasının fotoğraflarını, mektupları,
madalyaları, gazete kupürlerini çıkarmış ve masanın üzerine koymuş bile.. 85
yaşını süren son derece alımlı, zarif bir hanımefendi olan Ayfer Neyzi Binbaşı
Kemal Doğan’ın küçük kızı. Diğer kızı ise İstanbul Eski Belediye Başkanı Ahmet
İsvan’ın eşi Reha İsvan’dı. Neyzi, babasının savaştaki kahramanlıklarıyla
övünmeyi hiç sevmediğini, “Nasıl başardınız? Nasıl dayandınız?” tarzından
sorulara “o kadar umutsuzdu ki durum, ya başka ne yapacaktık ki?” diye karşılık
verdiğini anlatıyor ve ekliyor: “Ben de bugün bu ülke bitti diye yakınanlara
daima hiç hakkınız yok diyerek 19 Mayıs 1919’u örnek gösteriyorum. Bizim hiç
olmazsa karşımızda 19 Mayıs gibi bir başarı örneği var”…
Lakabını
Atatürk’ten almış
Babaları fazla bahsetmemiş Bandırma
vapurunun o zorlu 3 gününde neler yaşandığından ama Ayfer Neyzi birini şöyle
aktarıyor: “Bir İngiliz gemisinin peşlerinde olduğunu farkedince, tüm ışıkları
sigaraları söndürüp hepsi güverteye toplanıyorlar. Her yer zifir karanlık.
Nerede ise nefes bile almıyorlar. Sanki bu çetin yolculuk başarıyla
tamamlanmazsa ülke aynı karanlığın içinde sonsuza kadar kalacakmış hissiyle… O
karanlıkta suların hışırtısından geminin sessizce yanlarından geçtiğini
duyuyorlar. Gemi biraz uzaklaşınca güverteden bir anda ve hep birlikte derin
bir Ohh sesi yükseliyor…”
Kemal Doğan’ın lakabı Kozanoğlu. Ayfer
Neyzi babasının Kozanoğlu ismini, Kilikya Kuvayı Milliye Kumandanı olarak
Adana’ya giderken bizzat Gazi Paşa’dan aldığını söylüyor. 2005 yılında
Gelibolu, Dirikköy’de adına bir kışla anıt dikildi. Adana Kilikya’da ise
Kurtuluş savaşı sırasında vurulduğu köye “Doğanbeyli” adı verildi.
İlk tanışıklıklarının nereden olduğunu
soruyorum.. 1900’lü yılların başında Trablusgarp savaşı sırasında Bingazi’ye
denizaltı ile aynı grupta geçmişler. Ardından 31 Mart Ayaklanması’nı bastıran
Hareket Ordusu’nda birlikte olmuşlar. 1912-13’te Balkan Savaşı’nda, 1915’te
Doğu Cephesi’nde, 1916-17’de Irak cephesinde, hep görev almış Kemal Bey…
Ve tabii 1919’da Kemal Paşa’nın
Bandırma için seçtiği isimlerden biri olmuş. “Babam çok geç evlenmiş, hep bir
cepheden ötekine savrulup durmuş. Ben doğduğumda 51 yaşındaymış” diyor Ayfer
Neyzi ve şöyle anlatıyor: “İşin ilginci annem ve babamın evlilik tarihleri.
Tesadüf 29 ekim 1923’de evlenmişler”. Belli ki tesadüfler bitmemiş ve ablam
Reha da 2 yıl sonra 29 ekimde dünyaya gelmiş. Neyzi “içi hep vatan sevgisiyle
doluydu” diyerek bir anısını da şöyle anlatıyor: “Raman’da petrol bulunduğunu
öğrendiğinde akşama kadar çocukluğunun Rumeli türkülerini mırıldanarak
dolaşmıştı.”
Geriye
kalan üç yadigâr
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra da
sivil hayata ve önerilen milletvekiliğine karşın askerliği tercih etmiş
Korgeneral Kemal Doğan. 1941’de emekli olmuş. Neyzi “Emekli olunca Kırklareli
milletvekili olarak Meclis’e girdi. Ancak sivil hayata bir türlü alışamadı. 10
yıllık milletvekilliği 1950 seçimiyle noktalandı” diyor.
1919’un topçu binbaşısı, cumhuriyet
döneminin korgenerali Kemal Doğan 1951 yılında hayata veda ederken geriye üç
yadigâr bırakmış: Üzerinde kurşun deliği ve kan izi bulunan bir üniforma.. Bir
İstiklal Madalyası.. Ve 26 ağustos taaruzundaki başarılarından dolayı kendisini
öven ve rütbesini yükselten “Başkumandan M. Kemal” imzalı bir mektup…
O
Öncelikle Cumhuriyetin Valisi
Atatürk’ün “Kurmay Başkanı” Kazım
Dirik’in torunu Doğan Dirik, onu bir dededen çok ‘Cumhuriyetin valisi’ olarak
gördüğünü söylüyor.
dd
1919 Mayıs’ının ilk günleri…
Pangaltı’da bir evin telefonu çalıyor. Karşıdaki ses kendini tanıtıyor:
– Ben Mustafa Kemal, sizinle biraz
görüşmek istiyorum!
– Hemen geleyim paşa hazretleri.
– Hayır ben geleceğim.
– Gönlümü alırsınız efendim.
Mustafa Kemal Atatürk’ü Pangaltı’ya
çeken isim, Kazım Paşa. Kısa süre sonra, Kurtuluş Savaşı’nın temeline ilk
harçları koyan Bandırma Vapuru, Samsun’a doğru yola çıkacak. Onu da
“mürettabatında” görmek istiyor:
– Ben 3. Ordu Müfettişi olarak
Anadolu’ya geçiyorum. Sizi Erkânı Harbiye Reisi (Kurmay Başkanı) olarak
götürmek istiyorum, ne dersiniz?
– Benim için büyük şereftir,
emrinizdeyim.
– Hayır, önce düşünün, normal günlerde
değiliz. Orda büyük işler yaparak, kolu kanadı kırılmış yurdumuza yeniden can
vermek için geçmişimizi ve başımızı vermek gerekebilir.
– Anlıyorum Paşam, sizin en büyük yurt
hizmetinize hazırım, canım başım bu toprak içindir.
Kaynak:
Cumhuriyet Gazetesi
http://add.org.tr/19-mayista-samsuna-cikanlarin-torunlari-anlatiyor/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder