1924 – Samsun’da 15. Tümen subaylarıyla.
Samsun 15. Tümen, Teğmen Hamdi ve
İngilizlerin Samsun'a Asker Çıkarması
"Ben o zaman 20-22 yaşlarında
idim. Rumlar bize aman vermiyorlardı, hatta evlerimizden bile çıkamıyorduk.
Rumlar azmış ve Rum Pontus Hükûmetini kurmak için komiteler meydana
getirmişlerdi. Biz Rumların vaziyetleri karşısında bocalayıp duruyorduk. Silahımız
yoktu ama buna rağmen biz gençler boş durmadık. Çevremizdeki köylerden gençler
topladık; özellikle bileği kalın gençlere sorumluluk verdik. Ve biz de Rumlara
dirlik vermemeye başladık." (O günkü faaliyetlerde bizzat görev alan Recep
Ünlü)
Rum Pontus çetelerinin saldırıları
şiddetlenince, bu durumu ulusal onura yediremeyen Samsun'daki 15.Tümen Makinalı
Tüfek Takım Komutanı Mülazım (Teğmen) Hamdi Efendi birliğinin bütün erlerini,
silah ve cephanesini yanına alarak 17-18 Mart gecesi dağa çıktı. Mahmur Dağı'na
doğru Rum çetelerinin üzerine yürüdü. Bu durumdan kuşkulanan Rum Pontus
çetelerinin liderleri İngilizlerden, büyük bir yaygara ile güvenliklerinin
sağlanması için yardım istediler. 19 Mart günü Samsun açıklarında bekleyen bir
İngiliz gemisinden kente 100 asker çıkarıldı.
Teğmen Hamdi birlik komutanının
uyarıları ile birliğe döndü ise de onun bu davranışı İngilizlerce İstanbul'a
Osmanlı Hükûmetine şikâyet edildi. Bu durum Türklerin soykırıma geçtikleri
biçiminde duyuruldu. Türklerin Rumları öldürme hazırlığı içinde oldukları
yalanları ile dolu raporların işgal kuvvetlerinin temsilcilerine bildirmesi
"Canik Bölgesi Asayiş Dosyası" adıyla bir raporun hazırlanmasına
neden oldu. Aynı günlerde İtilaf Devletleri sadarete başvurarak Samsun ve
civarında bulunan Rum köylerine Türk çetelerince saldırıldığını, hükümetin
güvenliği sağlamaması hãlinde söz konusu bölgeyi işgal edeceklerini bildirince,
kaygılanan Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Beyin tavsiyesi ile
bölgeye Mustafa Kemal Paşayı göndermeyi kararlaştırdı.
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=700357#700357
****
Sivrihisarlı Mülazım
Ahmet Hamdi Ayker
Milli Mücadele Gizli Bir Kahraman
Tarih kitaplarında kendine hak
ettiği yeri ve değeri bulamayan Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Efendi en az bir
Hasan Tahsin, bir Maraşlı Sütçü İmam, bir Antepli Şahin Bey kadar hayırla yâd
edilmeyi hak eden vatanperver bir kahramandır.
Mülazım Ahmet Hamdi Bey, (H-1316) 01 Temmuz 1900 tarihinde Eskişehir
İlinin Sivrihisar ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Halil İbrahim Efendidir.
Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’na katıldığı yıllarda, 1914’te Eskişehir
Muallim mektebinden mezun olmuş, 5 Mart 1918’de ise İstanbul İhtiyat Zabiti
Talimgahını (İstanbul Yedek Subay) Okulunu bitirmiştir. Daha sonra ise 9.
Orduya bağlı 15. Fırka 38. Alay 2. Bölük takım komutanlığına sevk edilmiştir. O
tarihlerde Samsun ve çevresinde Pontus Rum Çeteleri ortaya çıkmış ve buradaki
Türkler üzerinde baskılarını iyice artırmaya başlamışlardır. Bu bölgede yaşayan
Türklerde kendilerini savunmak durumunda kalmış ve kendi imkanlarıyla
güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Bundan dolayı İngilizler Mondros
Mütarekesinin 7. Maddesine dayanarak. 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a 200
kişilik askeri birlik çıkarmışlar, bir müfrezede Merzifon’a göndermişlerdi.
İstiklal Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak
üzere, 50-60 kadar çete, Samsun Sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden
sarsmıştı. Bölgedeki Rum halkının bu durum karşısında sevinç gösterilerinde
bulunması ve hatta taşkınlık yapacak kadar ileriye gitmesi üzerine ilk tepki,
17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki Türk Birliğinden geldi. 15. Tümen Makineli
Tüfek komutanı olan Ahmet Hamdi Bey memleketin düşman istilasına uğradığı
endişesiyle isyan eder ve bir makineli Tüfek ve bir gurup askerle 17-18 Mart
1919 gecesi dağa çıkar. Ahmed Hamdi Beyin 17 Mart 1919 gecesi Samsun dağlarında
attığı ilk kurşun aslında Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesinin başlama
kıvılcımını dolaylı da olsa ateşlemiş oldu.
Ahmet Hamdi Bey, Mahmur Dağı’na doğru
Rum çetelerinin üzerine yürür. Türk subayının bu davranışı diğer Türk
askerlerine ve Türk milletine örnek olmuş ve güç vermiştir. Bu durum karşısında
Rum Pontus çetelerinin liderleri İngilizlerden güvenliklerinin sağlanması
konusunda yardım isterler. İngiliz Yüksek Komiserliğinin de Türk halkının
silahlandığı konusundaki şikayetleri artar. İngilizler dikkatlerini bu bölge
üzerinde yoğunlaştırır, 19 Mart günü Samsun açıklarında bekleyen İngiliz
gemisinden şehre 100 asker çıkarırlar.
Ahmet Hamdi Bey İngilizler tarafından
Osmanlı Hükumetine şikayet edilir. İngilizler Teğmenin yakalanmasını ve
cezalandırılmasını isterler. Buna gerekçe olarak da bölgedeki Rum halkının can
ve mal güvenliğinin kalmamasını gösterirler. Mülazım Hamdi Bey olayından sonra
İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti üzerinde baskıları artar ve Osmanlı
Devletine bir nota verilir. “Samsun ve çevresindeki Rum köyleri her gün
Türklerin saldırısına uğramaktadır. Onların emniyet ve huzurunu temin etmek
insanlık borcumuzdur. Eğer siz bu konuda aciz iseniz bu vazifeyi biz üzerimize
alacağız.”
Bu durum Türklerin soykırım yaptıkları
şeklinde duyurulur. İtilaf devletleri Samsun ve çevre köylerine Türk
çetelerinin saldırdığını hükumetin güvenliği sağlamaması halinde bölgeyi işgal
edeceklerini bildirmesi üzerine 30 Nisan 1919’da 9. Ordu Müfettişliği’ne
Mustafa Kemal atanır ve 19 Mayıs 1919 da Samsuna varır. Mustafa Kemal 22
mayısta İstanbul hükumetine ilk raporunu verir. Raporda: “İngiliz kıt’asının
Samsuna çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan
ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. Tümen makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi
Efendi Rum çetelerinin Türk köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve
tecavüzlere üzülerek bir makineli Tüfek ve emrindeki askerlerle 17-18 mart
gecesi dağa çıkmıştır.”diye belirtmiştir. Bu rapordan sonra Mülazım Ahmet Hamdi
Bey 25 kasım 1919 da terhis edilmiştir. Milli Mücadeleye ise 22 mayıs 1919
tarihinde, 15. Tümen, 38. Alay 3. Tabur 11. bölüğe iltihak ederek katılmıştır.
Sakarya ve İstiklal Savaşının her safhasında onu cephede görmekteyiz.
İstiklal Savaşındaki başarılarından
dolayı kendisine TBMM tarafından 26 Şubat 1926 da 2096 sayılı beratla kırmızı
şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Kahramanımız askeri alandaki başarısını
sivil hayatına da taşımış İstiklal harbinden sonra İzmir’e yerleşmiş, subay
maaşlarından yaptığı birikimlerle kendisine Buca ilçesi Kızılçullu Semtinde bir
bakkal dükkanı açmıştır. Ticaret hayatına bir bakkal dükkanıyla atılmasına
rağmen ilerleyen zamanlarda şirket kuracak düzeyde bir ilerleme kaydetmiştir.
İşlerini büyütmek için iş yerini Anafartalar Caddesi’ne taşımış, işini
perakendecilikten toptancılığa çevirmiştir.
II. Dünya Savaşının çıkması üzerine
ihtiyat olarak askere çağrılmış, 324. Alay 1. Tabur , 2. Bölük komutanı olarak
Ağustos 1942 de ordudan tekrar terhis edilmiştir.
Ahmet Hamdi Beyin kahramanlığını genel
kurmay başkanlarımızdan Fevzi Çakmak Paşa’nın anılarında da görmemiz mümkündür.
Ayrıca Selahattin Selek “Anadolu İhtilali” adlı eserinde “Türk makineli tüfek
birliğinden Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey adındaki bir teğmenin
askerlerini alarak dağa çıkması ve istiklal savaşının ilk fitilini ateşlemesi
ve ilk direnişi göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır.” demiştir. Yine
Kamuran Gürün “Savaşan Dünya ve Türkiye” adlı eserinde “Ahmet Hamdi Beyin
yaşanan olaylar karşısında dağa çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine Mustafa
Kemal’in görevlendirilmesine Kurtuluş savaşının dolaylı da olsa başlamasına
sebep olmuş oluyordu.” ifadelerini kullanmıştır.
İstiklal savaşının en önemli
kahramanlarından biri olan ve Milli Mücadelede oynadığı aktif rolle istiklal
fikrinin fitilini ateşleyen Ahmed Hamdi Bey 22.02.1992 Tarihinde hakkın rahmetine
kavuşmuştur, İzmir Balçova Mezarlığına defnedilmiştir.
Evet, Mülazım Ahmet Hamdi Bey Hakkın
rahmetine kavuştu ancak cesareti ve fedakarlığı ile Türk halkına örnek oldu ve
istiklal savaşının ilk kıvılcımını ateşledi. Milli Mücadelenin kazanılması yolunda
ilk adımlardan birini atmış oldu. Vatan, millet, bayrak ve mukaddesat uğrunda
canları ve kanlarıyla mücadele eden ecdadımızın yaptığı fedakarlıklar bazen
tüylerimizi diken diken edecek mesabededir.
Bu kahramanlardan Sivrihisarlı Mülazım
Ahmet Bey de Türk’ün genlerinde var olan İstiklale susamışlığın o dönemdeki bir
sembolü olarak dağlara çıkmış ve işgalci güçlere tepkisini Samsun dağlarından
vermiştir.
Milli Mücadele kahramanımız Mülazım
Ahmet Hamdi Efendiye bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şad, mekanı
cennet olsun.
***
Atatürk Üniversitesi Yüksek Lisans
Öğrencisi Ayşe Yılmaz‘ın Ekim 2015’te Sivrihisar Sempozyumunda sunduğu yazının
özeti.
Ayrıca, yazının hazırlanmasında emeği
geçen Yazar Necmi Günay Bey’e teşekkür ederiz.
21 Eylül 2016
***
Sivrihisar’lı Mülazım (Teğmen) Ahmet
Hamdi Bey
Saygıdeğer hemserilerim ve kıymetli
dostlarım; Ulusal Kurtuluş yıllarımızın çok önemli bir şahsiyetinden
bahsedeceğim bu yazımda.
İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde
Samsun’a 200 kişilik askerî birlik çıkarmışlar, bir müfreze de Merzifon’a
göndermişlerdi. Kurtuluş Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak üzere,50-60 kadar çete,
Samsun sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden sarsmıştı. Bu gelişmelere ilk
tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki, Türk Birliği’nden geldi. Türk
Makineli Tüfek birliğinden Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, adında bir teğmen
askerlerini alarak dağa çıkmıştı. Bu olay Kurtuluş savaşının ilk kıvılcımı ve
ilk direnişi göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır. Bu olaydan sonra
İngilizler dikkatlerini bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de
Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikâyetleri arttı.
Atatürk beraberindeki 18 kişi ile 16
Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata
rıhtımından ayrılır. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40
sıralarında İnebolu’ya varır. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun
sonuna gelinir.
Atatürk, Samsun’dan, bekli de ilk
raporunu 22 Mayıs 1919 da, İstanbul hükümete verir. Raporda: “ İngiliz
kıtasının, Samsun’ a çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı
hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. fırka (Tümen) makineli Tüfek
Subayı Ahmet Hamdi Efendi, Rum çetelerinin, Türk Köylerine ve halkına yapmakta
oldukları zulüm ve tecavüzden üzülerek, bir makineli tüfek ve emrindeki
askerlerle, 17-18 Mart gecesi dağa çıkmıştır. “ şeklinde göndermiştir.
Mülazım(Teğmen)Ahmet Hamdi Bey(AYKER)”
Halil İbrahim oğlu,1316-(1900) SİVRİHİSAR doğumludur.
Kurtuluş Savaşı’nda, ilk kıvılcımı
yakan, Sivrihisar’lı, Yedek Subay,ın bu kahramanlığı, Genel Kurmay
Başkanlarımızdan, Rahmetli Fevzi Çakmak Paşa’nın, anılarında da görmek
mümkündür.
Sabahattin Selek,”Anadolu İhtilâli”,
İstanbul, 1981, sayfa.206. da;”Türk Makineli Tüfek birliğinden Sivrihisar’lı
Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa
çıkması ve kurtuluş savaşının ilk kıvılcımını ve ilk direnişini göstermesi
bakımından çok önemli bir olaydır”demiştir.
Kamuran Gürün ise; “Savaşan Dünya ve
Türkiye” adlı kitabında,Mülazım Ahmet Hamdi Bey, dağa çıkarak, “İngilizlere
nota verdirmesine”, “Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirilmesine”, “KURTULUŞ
SAVAŞI’ NIN, DOLAYISIYLA DA OLSA, BAŞLANGICINA SEBEP OLMUŞ OLUYORDU.”
ifadelerini kullanmıştır.
Ahmet Hamdi Bey’e, Kurtuluş
Savaşı’ndaki başarılarından dolayı, 24 Şubat 1926’ da T.B.M.M tarafından, 2094
sayılı berat’ la kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.
1922 de zabit yapıldı.1923’te de terhis
oldu. Ancak 22 Mayıs 1942 de (2.Dünya Savaşı sırasında) ihtiyat olarak tekrar
askere çağrıldı. Ağustos 1942de terhis edildi. İzmir’e yerleşti.
19 Mayıs 1919, tam bağımsızlığın
başlangıcıdır. Bu başlangıç, 29 Ekim 1923'te sonlanmış ve ilk meyvesini
vermiştir.Adı “CUMHURİYET’tir. Hürriyet ve özgürlük kavramları, Cumhuriyetle
yerine oturmuş, ulusumuz hak ettiği yönetime kavuşmuştur.
Ne vatan-millet aşkı diye rol yapan
mafyaların, ne din simsarlarının, ne ulus ve mezhep ayrılıkçısı bölücülerin, ne
de dış güçlerin yıkamayacağı bir kaledir TÜRKİYE CUMHURİYETİ. Bu kalenin
duvarları; bilim ve mantık, Askerleri yılmaz savaşçı, Topraklarındaki su şehit kanıdır.
Bu kalenin derdi uygar toplumlar düzeyinin üstüne çıkmaktır. Kumandanı ve örnek
insanıysa Mustafa Kemal ATATÜRK'tür!..
SAYGILARIMLA
/Necmi
GÜNAY
****
Mülazım Ahmet Hamdi Bey
Sivrihisar ilçesinde yapılan Bakanlar
Kurulu toplantısının 90 ıncı yıl dönümü düzenlenen, Cumhuriyet Doğuyor adlı
etkinlikte, Atatürk ün 24 Aralık 1922 de Başkomutan sıfatıyla Ankara dışında
topladığı ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yaptığı Zaim Ağa Konağı nda
düzenlenen törene katılan, Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek’ e
" Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey’den bahsettim. Dikkatle dinledi ve
etkinlikte bulunan misafirle de paylaşılmasını istedi.
Kurtuluş Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak
üzere, elli kadar çete, Samsun sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden
sarsmış, 9 Mart 1919’ da, İngilizler de, Samsuna 200 kişilik askeri birlik
çıkarmışlardı. İngilizler, bir müfrezesini de Merzifon’a gönderdiler. Bu
gelişmelere ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki, Türk Birliği’ nden
geldi. Bu birlikte görevli, Sivrihisarlı Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey,
askerleri ile dağa çıkarak mücadele başlattı. Kurtuluş Savaşının, ilk
kıvılcımını da böylece başlatılmış oldu.
Mülazım Ahmet Hamdi Bey’ in, bu
davranışı, son derece önemli idi. Çünkü Mülazım Hamdi Bey, işgalci İngiliz
askerlerine karşı da ilk kıvılcımı çakan kişi olmuştu. Bu olaydan sonra,
İngilizler büyük endişeye kapıldılar. Gelişmeleri dikkatle değerlendirdiler.
Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın,
Samsun’ dan, 22 Mayıs 1919 da, hükümete verdiği raporda: " İngiliz
kıtasının, Samsun’ a çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı
hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. fırka (Tümen) makineli Tüfek
Subayı Ahmet Hamdi Efendi, Rum çetelerinin, Türk Köylerine ve halkına yapmakta
oldukları zulüm ve tecavüzden üzülerek, bir makineli tüfek ve emrindeki
askerlerle, 17-18 Mart gecesi dağa çıkmıştır. " demişti.
Kurtuluş Savaşı’nda, ilk kıvılcımı
yakan, Sivrihisarlı, Yedek Subay, Halil İbrahim oğlu 1316 doğumlu Ahmet Hamdi
Bey(AYKER)" in bu kahramanlığı, Genel Kurmay Başkanlarımızdan, Rahmetli
Fevzi Çakmak Paşa’ nın, anılarında da görmek mümkündür.
Yine Kamuran Gürün, "Savaşan
Dünya ve Türkiye" adlı kitabında," Mülazım Ahmet Hamdi Bey, dağa
çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine, Mustafa Kemal Paşa’nın
görevlendirilmesine, KURTULUŞ SAVAŞI’ NIN, DOLAYISIYLA DA OLSA, BAŞLANGICINA
SEBEP OLMUŞ OLUYORDU." ifadelerini kullanmıştır.
Ahmet Hamdi Bey’e, Kurtuluş
Savaşı’ndaki başarılarından dolayı, 24 Şubat 1926’ da T.B.M.M tarafından, 2094
sayılı berat’ la kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.
Sivrihisar, yalnız Mülazım Ahmet Hamdi
Bey’le değil, Kurutuluş Savaşı’nda, maddi ve manevi fedakârlıkları ile de
dikkat çekti. Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’nda ve diğer cephelerde, 416 şehit
verdi.
İstiklal Savaşı’ nda, Türkiye
Cumhuriyet’inin, İlk Bakanlar Kurulu Toplantı’ sı da Sivrihisar’ da yapıldı.
Hatta Büyük Önder Atatürk, Sivrihisar’ a teşriflerinde, Bugün restorasyonu
yapılarak hizmet sunulan, Zaimoğlu Hacı Ali Ağa’ nın evlerinde, misafir olarak
kaldıklarında, kendilerine, "yoğurtlu-kıymalı asma yaprağı dolması",
"kıymalı su böreği", "Altın Sarısı Un Helvası" ikram edilmişti.
Bu yemekleri, çok beğendiğini de ifade etmişlerdi.
Tahsin Özalp da,1960’da yayınlanan,
"Sivrihisar Tarihi" adlı kitabında, "1335 senesi sonunda, ilk
tayyareyi, Sivrihisar almış, orduya ihdas etmek şerefini kazanmıştır"
ifadelerine yer vermiştir.
Atatürk’ de, özel not defterine, kendi
el yazısı ile "Sivrihisar’dan, tayyare bedeline verilmek üzere, Osmanlı
Bankası’nın, 4 bin lira çeki Eskişehir Mebusu Mehmet Efendi’dedir. (Fevzi
Paşa’ya verilecektir.)" ifadelerini düştüğü de görüldü. Yine anılarını yayınlayan,
Sovyet Diplomat S. İ. Aralov da, "27 Mart 1922 sabah özel bir vagonla,
Biçer İstasyonu"na hareket ettik. Biçer’ den, Sivrihisar’a, otomobille
gittik. Sivrihisar kasabası, Milli Kurtuluş Savaşı’nda hizmetleri dokunmuştur.
Halkın topladığı para ile bir uçak satın alınmış, cepheye gönderilmiştir.
Kasabayı ziyaretimiz sırasında uçak, Kasaba’nın, göklerinde uçmakta idi."
demiştir.
Sivrihisar gibi, nice il, ilçe ve
köylerimiz, Kurtuluş Savaşına, maddi ve manevi, katkıda bulundu. Bu inanç ve
azimle de, Türkiye’ Cumhuriyeti kuruldu. Nitekim Büyük Önder Atatürk, "
1919 yılının Mayıs'ında, Samsun'a çıktığında, elimde maddi hiç bir kuvvet
yoktu. Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran,
yüksek manevi bir kuvvet vardı. İşte ben, bu ulusal kuvvete, Türk milletine
güvenerek işe başladım" demiştir.
Mülazım Hamdi Efend, Hakkın Rahmetine
kavuştu. Ancak fedakarlığı ile Kurtuluş Savaşının kıvılcımını yaktı. Bugünkü
nesle de örnek oldu.
İsimsiz Kahramanlarımızın, mekânları
Cennet, Ruhları Şad olsun…
/Mustafa KANTARCI
31 Mart 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder