13 Şubat 2008 Çarşamba

Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Ayker


1924 – Samsun’da 15. Tümen subaylarıyla.

Samsun 15. Tümen, Teğmen Hamdi ve İngilizlerin Samsun'a Asker Çıkarması

"Ben o zaman 20-22 yaşlarında idim. Rumlar bize aman vermiyorlardı, hatta evlerimizden bile çıkamıyorduk. Rumlar azmış ve Rum Pontus Hükûmetini kurmak için komiteler meydana getirmişlerdi. Biz Rumların vaziyetleri karşısında bocalayıp duruyorduk. Silahımız yoktu ama buna rağmen biz gençler boş durmadık. Çevremizdeki köylerden gençler topladık; özellikle bileği kalın gençlere sorumluluk verdik. Ve biz de Rumlara dirlik vermemeye başladık." (O günkü faaliyetlerde bizzat görev alan Recep Ünlü)

Rum Pontus çetelerinin saldırıları şiddetlenince, bu durumu ulusal onura yediremeyen Samsun'daki 15.Tümen Makinalı Tüfek Takım Komutanı Mülazım (Teğmen) Hamdi Efendi birliğinin bütün erlerini, silah ve cephanesini yanına alarak 17-18 Mart gecesi dağa çıktı. Mahmur Dağı'na doğru Rum çetelerinin üzerine yürüdü. Bu durumdan kuşkulanan Rum Pontus çetelerinin liderleri İngilizlerden, büyük bir yaygara ile güvenliklerinin sağlanması için yardım istediler. 19 Mart günü Samsun açıklarında bekleyen bir İngiliz gemisinden kente 100 asker çıkarıldı.

Teğmen Hamdi birlik komutanının uyarıları ile birliğe döndü ise de onun bu davranışı İngilizlerce İstanbul'a Osmanlı Hükûmetine şikâyet edildi. Bu durum Türklerin soykırıma geçtikleri biçiminde duyuruldu. Türklerin Rumları öldürme hazırlığı içinde oldukları yalanları ile dolu raporların işgal kuvvetlerinin temsilcilerine bildirmesi "Canik Bölgesi Asayiş Dosyası" adıyla bir raporun hazırlanmasına neden oldu. Aynı günlerde İtilaf Devletleri sadarete başvurarak Samsun ve civarında bulunan Rum köylerine Türk çetelerince saldırıldığını, hükümetin güvenliği sağlamaması hãlinde söz konusu bölgeyi işgal edeceklerini bildirince, kaygılanan Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Beyin tavsiyesi ile bölgeye Mustafa Kemal Paşayı göndermeyi kararlaştırdı.
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=700357#700357
****


Sivrihisarlı Mülazım 
Ahmet Hamdi Ayker 

Milli Mücadele Gizli Bir Kahraman 

Tarih kitaplarında kendine hak ettiği yeri ve değeri bulamayan Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Efendi en az bir Hasan Tahsin, bir Maraşlı Sütçü İmam, bir Antepli Şahin Bey kadar hayırla yâd edilmeyi hak eden vatanperver bir kahramandır.  Mülazım Ahmet Hamdi Bey, (H-1316) 01 Temmuz 1900 tarihinde Eskişehir İlinin Sivrihisar ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Halil İbrahim Efendidir. Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’na katıldığı yıllarda, 1914’te Eskişehir Muallim mektebinden mezun olmuş, 5 Mart 1918’de ise İstanbul İhtiyat Zabiti Talimgahını (İstanbul Yedek Subay) Okulunu bitirmiştir. Daha sonra ise 9. Orduya bağlı 15. Fırka 38. Alay 2. Bölük takım komutanlığına sevk edilmiştir. O tarihlerde Samsun ve çevresinde Pontus Rum Çeteleri ortaya çıkmış ve buradaki Türkler üzerinde baskılarını iyice artırmaya başlamışlardır. Bu bölgede yaşayan Türklerde kendilerini savunmak durumunda kalmış ve kendi imkanlarıyla güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Bundan dolayı İngilizler Mondros Mütarekesinin 7. Maddesine dayanarak. 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a 200 kişilik askeri birlik çıkarmışlar, bir müfrezede Merzifon’a göndermişlerdi.

İstiklal Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak üzere, 50-60 kadar çete, Samsun Sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden sarsmıştı. Bölgedeki Rum halkının bu durum karşısında sevinç gösterilerinde bulunması ve hatta taşkınlık yapacak kadar ileriye gitmesi üzerine ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki Türk Birliğinden geldi. 15. Tümen Makineli Tüfek komutanı olan Ahmet Hamdi Bey memleketin düşman istilasına uğradığı endişesiyle isyan eder ve bir makineli Tüfek ve bir gurup askerle 17-18 Mart 1919 gecesi dağa çıkar. Ahmed Hamdi Beyin 17 Mart 1919 gecesi Samsun dağlarında attığı ilk kurşun aslında Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesinin başlama kıvılcımını dolaylı da olsa ateşlemiş oldu.

Ahmet Hamdi Bey, Mahmur Dağı’na doğru Rum çetelerinin üzerine yürür. Türk subayının bu davranışı diğer Türk askerlerine ve Türk milletine örnek olmuş ve güç vermiştir. Bu durum karşısında Rum Pontus çetelerinin liderleri İngilizlerden güvenliklerinin sağlanması konusunda yardım isterler. İngiliz Yüksek Komiserliğinin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikayetleri artar. İngilizler dikkatlerini bu bölge üzerinde yoğunlaştırır, 19 Mart günü Samsun açıklarında bekleyen İngiliz gemisinden şehre 100 asker çıkarırlar. 

Ahmet Hamdi Bey İngilizler tarafından Osmanlı Hükumetine şikayet edilir. İngilizler Teğmenin yakalanmasını ve cezalandırılmasını isterler. Buna gerekçe olarak da bölgedeki Rum halkının can ve mal güvenliğinin kalmamasını gösterirler. Mülazım Hamdi Bey olayından sonra İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti üzerinde baskıları artar ve Osmanlı Devletine bir nota verilir. “Samsun ve çevresindeki Rum köyleri her gün Türklerin saldırısına uğramaktadır. Onların emniyet ve huzurunu temin etmek insanlık borcumuzdur. Eğer siz bu konuda aciz iseniz bu vazifeyi biz üzerimize alacağız.”

Bu durum Türklerin soykırım yaptıkları şeklinde duyurulur. İtilaf devletleri Samsun ve çevre köylerine Türk çetelerinin saldırdığını hükumetin güvenliği sağlamaması halinde bölgeyi işgal edeceklerini bildirmesi üzerine 30 Nisan 1919’da 9. Ordu Müfettişliği’ne Mustafa Kemal atanır ve 19 Mayıs 1919 da Samsuna varır. Mustafa Kemal 22 mayısta İstanbul hükumetine ilk raporunu verir. Raporda: “İngiliz kıt’asının Samsuna çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. Tümen makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi Efendi Rum çetelerinin Türk köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve tecavüzlere üzülerek bir makineli Tüfek ve emrindeki askerlerle 17-18 mart gecesi dağa çıkmıştır.”diye belirtmiştir. Bu rapordan sonra Mülazım Ahmet Hamdi Bey 25 kasım 1919 da terhis edilmiştir. Milli Mücadeleye ise 22 mayıs 1919 tarihinde, 15. Tümen, 38. Alay 3. Tabur 11. bölüğe iltihak ederek katılmıştır. Sakarya ve İstiklal Savaşının her safhasında onu cephede görmekteyiz.



İstiklal Savaşındaki başarılarından dolayı kendisine TBMM tarafından 26 Şubat 1926 da 2096 sayılı beratla kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Kahramanımız askeri alandaki başarısını sivil hayatına da taşımış İstiklal harbinden sonra İzmir’e yerleşmiş, subay maaşlarından yaptığı birikimlerle kendisine Buca ilçesi Kızılçullu Semtinde bir bakkal dükkanı açmıştır. Ticaret hayatına bir bakkal dükkanıyla atılmasına rağmen ilerleyen zamanlarda şirket kuracak düzeyde bir ilerleme kaydetmiştir. İşlerini büyütmek için iş yerini Anafartalar Caddesi’ne taşımış, işini perakendecilikten toptancılığa çevirmiştir.

II. Dünya Savaşının çıkması üzerine ihtiyat olarak askere çağrılmış, 324. Alay 1. Tabur , 2. Bölük komutanı olarak Ağustos 1942 de ordudan tekrar terhis edilmiştir.

Ahmet Hamdi Beyin kahramanlığını genel kurmay başkanlarımızdan Fevzi Çakmak Paşa’nın anılarında da görmemiz mümkündür. Ayrıca Selahattin Selek “Anadolu İhtilali” adlı eserinde “Türk makineli tüfek birliğinden Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması ve istiklal savaşının ilk fitilini ateşlemesi ve ilk direnişi göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır.” demiştir. Yine Kamuran Gürün “Savaşan Dünya ve Türkiye” adlı eserinde “Ahmet Hamdi Beyin yaşanan olaylar karşısında dağa çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine Mustafa Kemal’in görevlendirilmesine Kurtuluş savaşının dolaylı da olsa başlamasına sebep olmuş oluyordu.” ifadelerini kullanmıştır.

İstiklal savaşının en önemli kahramanlarından biri olan ve Milli Mücadelede oynadığı aktif rolle istiklal fikrinin fitilini ateşleyen Ahmed Hamdi Bey 22.02.1992 Tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuştur, İzmir Balçova Mezarlığına defnedilmiştir.

Evet, Mülazım Ahmet Hamdi Bey Hakkın rahmetine kavuştu ancak cesareti ve fedakarlığı ile Türk halkına örnek oldu ve istiklal savaşının ilk kıvılcımını ateşledi. Milli Mücadelenin kazanılması yolunda ilk adımlardan birini atmış oldu. Vatan, millet, bayrak ve mukaddesat uğrunda canları ve kanlarıyla mücadele eden ecdadımızın yaptığı fedakarlıklar bazen tüylerimizi diken diken edecek mesabededir.

Bu kahramanlardan Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Bey de Türk’ün genlerinde var olan İstiklale susamışlığın o dönemdeki bir sembolü olarak dağlara çıkmış ve işgalci güçlere tepkisini Samsun dağlarından vermiştir.

Milli Mücadele kahramanımız Mülazım Ahmet Hamdi Efendiye bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
***

Atatürk Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Ayşe Yılmaz‘ın Ekim 2015’te Sivrihisar Sempozyumunda sunduğu yazının özeti.


Ayrıca, yazının hazırlanmasında emeği geçen Yazar Necmi Günay Bey’e teşekkür ederiz. 
21 Eylül 2016 


***




Sivrihisar’lı Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey

Saygıdeğer hemserilerim ve kıymetli dostlarım; Ulusal Kurtuluş yıllarımızın çok önemli bir şahsiyetinden bahsedeceğim bu yazımda.

İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a 200 kişilik askerî birlik çıkarmışlar, bir müfreze de Merzifon’a göndermişlerdi. Kurtuluş Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak üzere,50-60 kadar çete, Samsun sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden sarsmıştı. Bu gelişmelere ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki, Türk Birliği’nden geldi. Türk Makineli Tüfek birliğinden Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, adında bir teğmen askerlerini alarak dağa çıkmıştı. Bu olay Kurtuluş savaşının ilk kıvılcımı ve ilk direnişi göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır. Bu olaydan sonra İngilizler dikkatlerini bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikâyetleri arttı.

Atatürk beraberindeki 18 kişi ile 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında İnebolu’ya varır. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna gelinir.

Atatürk, Samsun’dan, bekli de ilk raporunu 22 Mayıs 1919 da, İstanbul hükümete verir. Raporda: “ İngiliz kıtasının, Samsun’ a çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. fırka (Tümen) makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi Efendi, Rum çetelerinin, Türk Köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve tecavüzden üzülerek, bir makineli tüfek ve emrindeki askerlerle, 17-18 Mart gecesi dağa çıkmıştır. “ şeklinde göndermiştir.

Mülazım(Teğmen)Ahmet Hamdi Bey(AYKER)” Halil İbrahim oğlu,1316-(1900) SİVRİHİSAR doğumludur.

Kurtuluş Savaşı’nda, ilk kıvılcımı yakan, Sivrihisar’lı, Yedek Subay,ın bu kahramanlığı, Genel Kurmay Başkanlarımızdan, Rahmetli Fevzi Çakmak Paşa’nın, anılarında da görmek mümkündür.

Sabahattin Selek,”Anadolu İhtilâli”, İstanbul, 1981, sayfa.206. da;”Türk Makineli Tüfek birliğinden Sivrihisar’lı Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması ve kurtuluş savaşının ilk kıvılcımını ve ilk direnişini göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır”demiştir.

Kamuran Gürün ise; “Savaşan Dünya ve Türkiye” adlı kitabında,Mülazım Ahmet Hamdi Bey, dağa çıkarak, “İngilizlere nota verdirmesine”, “Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirilmesine”, “KURTULUŞ SAVAŞI’ NIN, DOLAYISIYLA DA OLSA, BAŞLANGICINA SEBEP OLMUŞ OLUYORDU.” ifadelerini kullanmıştır.

Ahmet Hamdi Bey’e, Kurtuluş Savaşı’ndaki başarılarından dolayı, 24 Şubat 1926’ da T.B.M.M tarafından, 2094 sayılı berat’ la kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.

1922 de zabit yapıldı.1923’te de terhis oldu. Ancak 22 Mayıs 1942 de (2.Dünya Savaşı sırasında) ihtiyat olarak tekrar askere çağrıldı. Ağustos 1942de terhis edildi. İzmir’e yerleşti.

19 Mayıs 1919, tam bağımsızlığın başlangıcıdır. Bu başlangıç, 29 Ekim 1923'te sonlanmış ve ilk meyvesini vermiştir.Adı “CUMHURİYET’tir. Hürriyet ve özgürlük kavramları, Cumhuriyetle yerine oturmuş, ulusumuz hak ettiği yönetime kavuşmuştur.

Ne vatan-millet aşkı diye rol yapan mafyaların, ne din simsarlarının, ne ulus ve mezhep ayrılıkçısı bölücülerin, ne de dış güçlerin yıkamayacağı bir kaledir TÜRKİYE CUMHURİYETİ. Bu kalenin duvarları; bilim ve mantık, Askerleri yılmaz savaşçı, Topraklarındaki su şehit kanıdır. Bu kalenin derdi uygar toplumlar düzeyinin üstüne çıkmaktır. Kumandanı ve örnek insanıysa Mustafa Kemal ATATÜRK'tür!..

SAYGILARIMLA

/Necmi GÜNAY
****




Mülazım Ahmet Hamdi Bey
 
Sivrihisar ilçesinde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının 90 ıncı yıl dönümü düzenlenen, Cumhuriyet Doğuyor adlı etkinlikte, Atatürk ün 24 Aralık 1922 de Başkomutan sıfatıyla Ankara dışında topladığı ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yaptığı Zaim Ağa Konağı nda düzenlenen törene katılan, Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek’ e " Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey’den bahsettim. Dikkatle dinledi ve etkinlikte bulunan misafirle de paylaşılmasını istedi.

Kurtuluş Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak üzere, elli kadar çete, Samsun sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden sarsmış, 9 Mart 1919’ da, İngilizler de, Samsuna 200 kişilik askeri birlik çıkarmışlardı. İngilizler, bir müfrezesini de Merzifon’a gönderdiler. Bu gelişmelere ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki, Türk Birliği’ nden geldi. Bu birlikte görevli, Sivrihisarlı Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, askerleri ile dağa çıkarak mücadele başlattı. Kurtuluş Savaşının, ilk kıvılcımını da böylece başlatılmış oldu.

Mülazım Ahmet Hamdi Bey’ in, bu davranışı, son derece önemli idi. Çünkü Mülazım Hamdi Bey, işgalci İngiliz askerlerine karşı da ilk kıvılcımı çakan kişi olmuştu. Bu olaydan sonra, İngilizler büyük endişeye kapıldılar. Gelişmeleri dikkatle değerlendirdiler.

Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın, Samsun’ dan, 22 Mayıs 1919 da, hükümete verdiği raporda: " İngiliz kıtasının, Samsun’ a çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. fırka (Tümen) makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi Efendi, Rum çetelerinin, Türk Köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve tecavüzden üzülerek, bir makineli tüfek ve emrindeki askerlerle, 17-18 Mart gecesi dağa çıkmıştır. " demişti.

Kurtuluş Savaşı’nda, ilk kıvılcımı yakan, Sivrihisarlı, Yedek Subay, Halil İbrahim oğlu 1316 doğumlu Ahmet Hamdi Bey(AYKER)" in bu kahramanlığı, Genel Kurmay Başkanlarımızdan, Rahmetli Fevzi Çakmak Paşa’ nın, anılarında da görmek mümkündür.

Yine Kamuran Gürün, "Savaşan Dünya ve Türkiye" adlı kitabında," Mülazım Ahmet Hamdi Bey, dağa çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine, Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirilmesine, KURTULUŞ SAVAŞI’ NIN, DOLAYISIYLA DA OLSA, BAŞLANGICINA SEBEP OLMUŞ OLUYORDU." ifadelerini kullanmıştır.

Ahmet Hamdi Bey’e, Kurtuluş Savaşı’ndaki başarılarından dolayı, 24 Şubat 1926’ da T.B.M.M tarafından, 2094 sayılı berat’ la kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.

Sivrihisar, yalnız Mülazım Ahmet Hamdi Bey’le değil, Kurutuluş Savaşı’nda, maddi ve manevi fedakârlıkları ile de dikkat çekti. Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’nda ve diğer cephelerde, 416 şehit verdi.

İstiklal Savaşı’ nda, Türkiye Cumhuriyet’inin, İlk Bakanlar Kurulu Toplantı’ sı da Sivrihisar’ da yapıldı. Hatta Büyük Önder Atatürk, Sivrihisar’ a teşriflerinde, Bugün restorasyonu yapılarak hizmet sunulan, Zaimoğlu Hacı Ali Ağa’ nın evlerinde, misafir olarak kaldıklarında, kendilerine, "yoğurtlu-kıymalı asma yaprağı dolması", "kıymalı su böreği", "Altın Sarısı Un Helvası" ikram edilmişti. Bu yemekleri, çok beğendiğini de ifade etmişlerdi.

Tahsin Özalp da,1960’da yayınlanan, "Sivrihisar Tarihi" adlı kitabında, "1335 senesi sonunda, ilk tayyareyi, Sivrihisar almış, orduya ihdas etmek şerefini kazanmıştır" ifadelerine yer vermiştir.

Atatürk’ de, özel not defterine, kendi el yazısı ile "Sivrihisar’dan, tayyare bedeline verilmek üzere, Osmanlı Bankası’nın, 4 bin lira çeki Eskişehir Mebusu Mehmet Efendi’dedir. (Fevzi Paşa’ya verilecektir.)" ifadelerini düştüğü de görüldü. Yine anılarını yayınlayan, Sovyet Diplomat S. İ. Aralov da, "27 Mart 1922 sabah özel bir vagonla, Biçer İstasyonu"na hareket ettik. Biçer’ den, Sivrihisar’a, otomobille gittik. Sivrihisar kasabası, Milli Kurtuluş Savaşı’nda hizmetleri dokunmuştur. Halkın topladığı para ile bir uçak satın alınmış, cepheye gönderilmiştir. Kasabayı ziyaretimiz sırasında uçak, Kasaba’nın, göklerinde uçmakta idi." demiştir.

Sivrihisar gibi, nice il, ilçe ve köylerimiz, Kurtuluş Savaşına, maddi ve manevi, katkıda bulundu. Bu inanç ve azimle de, Türkiye’ Cumhuriyeti kuruldu. Nitekim Büyük Önder Atatürk, " 1919 yılının Mayıs'ında, Samsun'a çıktığında, elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu. Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek manevi bir kuvvet vardı. İşte ben, bu ulusal kuvvete, Türk milletine güvenerek işe başladım" demiştir.

Mülazım Hamdi Efend, Hakkın Rahmetine kavuştu. Ancak fedakarlığı ile Kurtuluş Savaşının kıvılcımını yaktı. Bugünkü nesle de örnek oldu.

İsimsiz Kahramanlarımızın, mekânları Cennet, Ruhları Şad olsun…

/Mustafa KANTARCI
31 Mart 2012




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder