[Türkiye
Dağcılık Federasyonu Başkanı Sayın Alaattin Karaca Bey, Ulusal Kuruluş
Mücadelesini 4. Anma Yürüyüşünün ikinci günü aramıza katıldılar. İlkadım ilçesi
sınırları içinde bulunan Mahmur Dağı Konaklama Kampından ayrılmadan önce
sabahleyin bizlerle kısa bir sohbette bulundu. Bu konuşmasını aynen
yayınlıyoruz…]
Merhabalar arkadaşlar.
Hepinize günaydın diyorum öncelikle.
Daha sonra da gerçekten bu anlamlı yürüyüşü, bu anlamlı faaliyeti organize eden
Samsun Ondokuzmayıs Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü ve başta Atakum Belediyesi
Kent Konseyi olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sizleri de
katıldığınız için tebrik ediyor, kutluyorum.
Gerçekten çok anlamlı bir faaliyet…
Tabi Federasyon olarak tüm faaliyetlere katılmaya çalışıyorum ama hepsine
katılma şansımız olmuyor. Geçen Pazar İstanbul’da tırmanma yarışlarımız vardı
onu başlatıp hemen apar topar akşam saat 11’de Antalya’ya ulaşabildik.
Dedegöl’de sabah saat beşte kalktık tırmanışa katıldık. Akşam oldu döndük. Dün
Aydın’a geldik. Aydın’da Federasyon eski başkanlarımızdan merhum Sayın Dr.
Bozkurt Ergör ölüm yıldönümüydü. Ziyaret edip O’nu mezarının başında andık ve
dün gece de yine İstanbul ve İzmir’den buraya geldik. Tabi bu arada ayrıca
Erciyes’te bir tırmanışımız oldu, 19 Mayıs Gençlik Haftası nedeniyle. Ona
katılamadık. Arkadaşlarımız yürüttüler görevi. Ve bir de hepimizi temsilen 19
Mayıs Gençlik Haftası nedeniyle Ankara’da açılan bir fuarımız vardı o fuarda da
kurduğumuz stantta veya kurulan spor tırmanma duvarında 3-4 günlük çok kapsamlı
bir etkinlik yapıldı.
Federasyonumuz büyüyor. Artık bu işi
yapanların sayısı arttı. Sporcu sayısı 919’larda 30 bine yükseldi. Bu
hareketlilik kaçınılmaz. Yani hepsine katılma diye bir şansımız olmayacak.
Artık bundan sonra kulüplerimizin, İl Müdürlüklerimizin de faaliyetleri
yoğunlaştı. Bu hafta içersinde 3 tane şenliğimiz var. Şu anda Aydın’da da bir
şenliğimiz var. Ayrıca Ankara Sivrihisar’da bir Kulübümüzün Federasyonumuzun
denetiminde bir faaliyeti_var. Burası… İşte faaliyet devam ediyor. Bazen biz de
nerede ne olduğunu denetleyemiyoruz ve yahut da haberimiz bile olmuyor. İşte
Ereğli’de galiba yakında bir faaliyet yapılacak onların daveti var. Muş’ta,
Bitlis’te bir faaliyet var onların daveti var. Bunlar çok güzel şeyler. Doğaya
yönelmek, doğada olmak sağlık için spor yapmak beklediğimiz şeylerdi. Hedefimiz
de buydu zaten. Yani bu sporu yaymak, yaygınlaştırmak… Tekelden kurtarmaktı.
Ben 1973-74’lü yılları hatırlıyorum.
1975-80’li yılları hatırlıyorum. Ülkede 10 tane 20 tane isim vardı işte. Falan
dağa gidiyor, filan dağa gidiyor. Her hafta da gazetelerde hemen hemen o
kişilerin haberi çıkardı. Ama şimdi artık öyle olmuyor. Binlerce kişi dağlara
gidiyor. Onun için de gazetelerde yer almak biraz zorlaştı. Zorlaşınca da bazen
olumlu bazen olumsuz eleştiriler de kendiliğinden ortaya çıkmaya başladı. Ama
bu spora yönelenlerin sayısındaki artış olması gerekendi, bunlar havalı şeyler.
Ben tekrar hepinize başarılar
diliyorum. Umarım güzel bir üç gün olur. Ancak dağcılığın temeli de yürüyüştür.
Ama asfaltta ama kayada ama toprakta… Bunu da çok yadırgamayın. ( Herhalde
asfalt dedikçe Faik üzülüyor mu? Yani çimenli-mimenli, taşlı-kayalıklı yer
bulsam gibi…) Bu olmuyor her zaman. Buranın Coğrafi yapısı da bu. Faaliyet
dolayısıyla da böyle olmak zorunda.
Zaten bu tür programlar yapılırken,
biz de Erzurum’dan Sarıkamış’a şehitleri anma yürüyüşü yaparken TSK’dan nirengi
noktaları almıştık. Mesela, o zaman Ordumuzun yoğun olarak geçtiği bölgeler
nereler demiştik. Onlar da bize ”Hepsine gitme şansınız olamaz. Ancak şu
bölgeler hassas bölgelerdir. Oralardan geçerseniz görevi tamamlamış olursunuz”
demişlerdi. Biz de öyle yaptık. Zaten burada da tahmin ediyorum ki öyle
yapılıyor. Benim bu faaliyetin dördüne de katılma şansım olmadı, gerçi
katılabilseydim ama en azından bir iki tanesinin konsey toplantısına
katılmıştım. İki yıl önce az da olsa arkadaşlarla bu organizasyonun içeriğini
biliyorum. Dediğim gibi çok hassas bir dönemde çok anlamlı bir organizasyon.
Bunu böyle kabul etmek lazım. Gerek 19 Mayıs Gençlik Haftası tırmanışlarımız
gerekse bu tür organizasyonlarımız çok çok anlamlı faaliyetler. Hepimiz biraz
yorularak biraz dinlenerek biraz bir birimize yardımcı olarak bu işi
götüreceğiz.
Sporumuzun özü budur yani sporumuzda
“güçlüler zayıflara yardım eder” diye bir prensibimiz var. Bu böyledir. Veya
temposu düşük olanlar en önde gider öbürleri arkasından onları takip eder. Bu
da bir prensiptir. Bu da olması gerekenlerdir.
Sporumuz yürüyüş de olsa tırmanış da
olsa yaz da olsa kış da olsa zor ve riskli bir spor dalıdır. Biz bu riski bilgi
ve becerimizle en aza indirmeye çalışacağız, ona gayret edeceğiz. Onun içinde,
dağcılık sporu için, doğada yaşayabilmek için ne gerekliyse onu öğreneceğiz ve
sabırlı bir şekilde uygulamaya çalışacağız. Yani dağcılıkta en önemlisi sabırlı
olmak bir de çok güzel bir laf vardır ben o lafı yıllardan beri kullanıyorum
ama bu sefer kullandığımda ona ödül verdiler bana İstanbul’dan gelen
arkadaşlar. Tam Dedegöl’ün Zirve yakınlarında bir gurup artık çok yorulmuşlar
dönmek üzereler. Ben de yanlarından geçiyordum dedim ki şunlara bir “gaz”
vereyim. “Haydi, haydi durmayım.” Dedim. ”Enerjinin ve tekniğin bittiği yerde
azim ve irade ön plana çıkar.” Dedim. “Azim ve iradesi olmayan başarılı
olamaz.” Dedim ve yanlarından geçip yoluma devam ettim. Tırmanışlar bitti.
Zirveden indik. Bir baktım bir bayan dağcı arkadaş, bana bir çift tozluk
getirdi. “Hocam bunlar size hediye” dedi. “Niye?” dedim. “Orada o lafı bize
söylemeseydiniz biz yukarıya çıkamayacaktık. “ dedi.
Arkadaşlar bana sorularınız varsa
cevaplayabilirim. Yoksa hepinize tekrar başarılar diliyorum. Bütün gün birlikte
olacağız. Yine konuşuruz. Tekrar ediyorum. Faik Can arkadaşımız Türkiye
Dağcılık Federasyonundaki görevinin yanında Samsun’da da bizim çok aktif
arkadaşımızdan bir tanesi. Hakikaten Samsun son yıllarda Türkiye’deki kulüp
sayısı olarak, dağcı arkadaşlarımız olarak çok çok iyi bir duruma geldi. İşte
burada bizim iki tane antrenörümüz var. Onlar pek ortada gözükmek istemiyorlar
ama Osman Kalaycıoğlu, Rafiye Kalaycıoğlu, Emin Ali burada. Federasyonumuzun
hepsini sayarsam zaman yetmez. Zaten birbirimizi tanıyoruz. Uzun yıllar Dağcılık
sporuna hizmet vermiş Konya İl temsilcimiz Recai Bey burada. Sinop İl
Temsilcimiz burada. Yabancı kimse yok. Hemen hemen hep birbirimizi tanıyoruz.
Sporcularımız var kamplarda gördüğüm eğitimlerimize katılan.
Sonuçta zaten biz bir aileyiz. 30 bin
sayısı 1998’den bugüne kadar olan bir sayıdır. O sayının içersinde hep varız,
hep birbirimizi tanıyoruz, biliyoruz. Temennimiz 30 bin değil 60 binler, 100
binler olsun. Ama daha güzeli, daha mükemmeli olsun. Daha paylaşımcısı olsun.
Birbirimizle sadece dağlarda, duvarlarda değil başka yerlerde iyi günde, kötü
günde de birlikte olalım. Cemiyetçilik, dernekçilik budur bana göre. Buralar
çok hoş bir dünya. Gittiğimiz her yerde arkadaşlarımız var, dostlarımız var.
Ama 1972-73’lerde bunu göremiyorduk. İşte burada şu anda Hakkâri’den
Yüksekova’dan arkadaşlarımız var. Sabahleyin görüştük. Çok güzel şeyler bunlar.
Sporun özü zaten birlik-beraberlik, sevgi-saygı, kardeşlik…
Uzatmayalım. Uzattıkça çok konuşacağız
herhalde.
Çok teşekkürler arkadaşlar.
/Alaattin
KARACA
24 Mayıs 2012
Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder